15 Temmuz 2015 Çarşamba

KÜLÜSTÜR BİR ADAMIN AKŞAM EĞLENCELERİ


Külüstür bir adamın akşam eğlenceleri,

Kendi kadar külüstür bir maziden beslenir.

Her akşamın sonunda meçhul biri seslenir.

Bastırır kimi zaman akıl almaz kederi,

Bu dipsiz kuyuların umut adlı neferi.

Dert semaya da varsa kıyısı unutuşun,

Alır götürür bizi, sanırsam ki bir efsun.

Külüstür bir adamın akşam eğlenceleri,

Biter bir tek nefeste, kalmaz geriye vakit.

Yoktur bilinmez yolda; ne pazarlık, ne akit.

Kimin günahıdır bu, kimlerin yanlışıdır?

Külüstür bir adama kalan talihsiz miras,

Bir gaddarın herkesi ağır kandırışıdır.

Külüstür bir adamın şu akşam hüzünleri,

Kumar masalarında gelmek bilmeyen bir as,

Yatak odalarında sönmek bilmeyen ışık,

Yalnızlığa ket vuran, dost görünümlü yastık.

Rengârenk donatılmış; arsız, zevzek duvarlar,

Külüstür bir adamı namussuzca kovalar.

Şimdi elini tutsa, palyaçodan bozmalar,

Külüstür bir adama, ne gibi faydası var?

Bulanık akşamların deli dolu aşkları,

Siz de iştirak edin, eksik kalmayın sakın!

Hücum edin beraber, benim düşmem pek yakın.

 

Külüstür bir adamın akşam eğlenceleri,

Kendi kadar külüstür bir maziden beslenir.

Her akşamın sonunda meçhul biri seslenir.

Bastırır kimi zaman akıl almaz kederi,

Bu dipsiz kuyuların ölüm adlı neferi.

Kucak açar acılar, her yokuşun sonunda,

Düşüverir hatıra dokunuşun sonunda,

Çocukluk günlerinin gizli, saklı elmas’ı.

Külüstür bir adamın anlaşılmayan yası,

Belki çıkar ortaya, bu yokuşun sonunda.

8 Nisan 2015 Çarşamba

ULVİYETE SESLENİŞ

Ne manaya gelir ki şu yalan sevmeler
Eksik kalsın aşkınız, bakiyse gitmek eğer
Derler ki bir bakışı bütün yaşama değer
Yanılgıdır efendim, haramdır dökülen ter

Tutuldum bir sevdaya, ne geceler yaşadım
Sanki ateşe koştum, kül oldum adım adım
Rüyam zehir zemberek, huzurum kaldı yarım
Uçup gitmek istedim, en diplere çakıldım

Göklerden istirhamım, ''Verin artık şu emri''
Sizlere yemin olsun, ruhum sabiden diri
Anlamak oldu bela, sen bari olma cimri
Kamçıyı indir başa, temizle tüm bu kiri

Hayrı yardan bilmiştim, cezayı ulvi senden
Tadacaktı her zevki acizden beter beden
Herkeslere sormuştum: ''Sevinciniz nereden?''
Sendin tanıyan beni, başından beri deren

Sancılı aklımdaki fikirler türlü türlü
Bir silkinsem, ayılsam; atsam ruhtaki külü
Soksam seni sineme, soksam beyaz sümbülü
Dinlesem, var olmadan, bahçelerde bülbülü

2 Nisan 2015 Perşembe

İKİŞER DİZE

MAHKUM REİS
İnsan dediğin mahluk kara kutuda hapis
Mahkumlardan en mahkum; ancak koğuşta reis

***

AR
İsterim ki insanda yalnız biraz ar olsun
Utandı mı yüzünde patlayan şamar olsun

***

ESKİ AZİZ İSTANBUL
Yenilik denen bela eyledi şehri viran
Bak aziz İstanbul'a, her yanı yerle yeksan!

***

KALPAZAN
Dört bir yanı sarmıştı arsızca yalan dolan
Anladım ki değmezmiş; çabama bu kalpazan

***

SİNSİ GAM
Saklandı kaç vakittir kalbimde gam sinsice
Söktüm attım düşmanı, ansızın malum gece

***

ANLAMAK
Sandılar ki suskunluk çok ağır bir kaybediş
Halbuki anlamaktır; maharet isteyen iş 

***

AKILCI SUSMAK
Sanır mısın uçuyor şu kuşlar keyfekeder?
Sanır mısın susuyor zayıflıktan şairler?

***

CESARETİN GAYESİ
Akıntıya ters gitmek, ne büyük bir cesaret
Yok artık bundan böyle, soylu ruha esaret!

***

DENSİZ ADIM
Karanfil bahçesine atarsam densiz adım
Kazınsın taştan dahi, kahpe uğruna adım!

***

YARDIM İSTEĞİ
Aşk denilen isteği, ancak böyle tekdüze
Nedenlerin nedeni, yardım eyle acize



 



15 Ocak 2015 Perşembe

NEREDESİN SEVGİLİM?

Neredesin sevgilim? Sabahın aydınlığından, gecenin karanlığına aklımdasın hep. Merhem ol diye beklemekteyim yaralarıma. Sararmış yaprakların arasında gözlerimden yaşlar boşalıyor, seni bekliyorum bütün benliğimle. Korkmuyor muyum? Korkuyorum elbet; fakat sensin umduğum tek medet. Dertsiz, tasasız uyumak istiyorum şefkatli kollarında. Gücüm tükendi, yalnızca bekliyorum artık. Kim seni benden çok sever de gelmemektesin hala? Hangi denizlerde hoyratça dolaşmaktasın? Her anımda gözümde, yüreğimde, aklımdasın. Ruhumun en karanlık köşelerini hayalinle dahi aydınlatıyorsun. Kim becerebilir ki bunu senden başka? Huzur saçıyor adının anılması ve kalbime ferahlık dolduruyor o saf güzelliğin. Denizde, şarapta, rastladığım her insanın yüzünde seni görür oldum. Sessiz çığlıklar atıyorum: Neredesin sevgilim?
 
 Gelmiyorsun yine de, yaralanıyor ruhum. Koşamıyorum kollarına, biliyorsun. Bu tamamiyle yalnız senin görevin. Tutacaksım elimden ve sileceksin benliğimi. Bunca ayrılık yetmez mi? Kavuşalım senin bağrında, bir olalım umursamadan. Ben hazırım hiç olmadığım kadar ve göze alıyorum her şeyi. Gel yeter ki! Neredesin sevgilim?

9 Ocak 2015 Cuma

ÖLÜM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Sonsuza kadar yaşamak istediğini söyleyen bir insanın aklından şüphe ederim. Ölüm, hayatı gerçek kılan tek şeydir.

Öleceğimi bilmesem nasıl yaşayabilirdim, bilmiyorum.

Ölümden korkan bir insanın özgürlükten bahsetmesi ne kadar ironik. Her gün karşılaştığımız türden bir saçmalık.

Asıl korkulan ölüm değil, geçiş evresi olmalıdır. Doğmadan önceki durumla, ölümden sonraki durumun herhangi bir farkı olduğunu düşünmemiz için hiçbir sebep yok.

Ölüm, insanları düşürmeden ya da yükseltmeden eşit kılan yegane şeydir. İşte, ''iyi'' sıfatı böyle bir kavrama yakışabilir.

Ölümü ''kaybetmek'' olarak görmek oldukça saçma. Varlığın temeli acıdır ve çaresi de ölümdür. Akıllı bir insan, hazza doğru gitmez, acıdan kaçınır. Dolayısıyla ölüm kavramını unutarak hayata sarılmak korkunç bir hatadır.

Hiçlik, karşı konulamaz bir özgürlüğü içinde barındırır. 

Herhangi bir şeye üzüldüğünüzde ölümü düşünün. Bu, kendinizi iyi hissetmeniz için gereklidir.

İntiharların tümünü aynı şekilde değerlendiremeyiz. Çok zayıf insanların ve çok güçlü insanların intihar edebileceğini düşünüyorum. İkinci sınıfta bulunan bir insana ancak saygı duyulabilir. 

Şayet ölüm olmasaydı, üstüne düşünebileceğimiz önemli bir vaziyet kalmazdı. Felsefenin varlığı, ölümün varlığına bağlıdır. 

Yakınınızda birisi öldüğünde, asıl üzüldüğünüz kimse ölen kişi değildir. İnsan doğası gereği, o kişiyi kaybettiği için kendine üzülür. 

Hayatın bir anlam kazanabilmesi için önce ölüm kavramının sindirilmesi gerekir. Onu yok sayarak yaşanılan hayattan anlam çıkması mümkün değildir. 

Herkes yalnız doğdu ve yalnız da ölecek. Hayatında, yalnızlığı tam olarak özümseyememiş bir insanın ölümden korkması oldukça normal bir vaziyettir.

Varlığını sorgulamayan kimseden, ölümü sorgulamasını istemek; emekleyemeyen çocuktan yürümesini istemek gibidir. Varlığını sorgulamadan normal karşılayan kimse, ölüme karşı boş fikirler besleyecektir. 

Yedikleriniz, giydikleriniz ve gördükleriniz ölüm taşırlar. İnsanın, bu durumda dahi ölümü unutması, budalalıktan başka bir şeyle açıklanamaz.


DELİLERİN ŞİİRİ VI

Ruhuma azametli bir sessizlik dolsun
Ak düşsün saçlarıma büsbütün
Yaklaşmasın kimseler yanıma
Aynı olsun yarın, dün ve bugün
Sormasın halimi, hatrımı kimseler
Hayat, nefes olsun vücudumda
Atayım her parçasını birer birer
İstemem hırs, haz, şehvet
Hatta tek isteğim var: Hiçbir şey istememek
Artık bitsin bunca yıllık esaret
Gökten düşse bir damla merhamet
Dar geliyor, bu genişlik bana
Anlaşılmak dahi istemiyorum bazen
Umut doğacak anlaşılmaktan
İnsanlığa yapılmış en büyük işkence
Maskaralığın doğduğu gece
İcat edilmiş bu büyük yalan
Hayalle beraber gelmiş olsa gerek
Ne de olsa aynı rezaletin parçaları
Söküp atmak bunları tek tek
İşte, tek çözüm bu olurdu ancak
Gitmek istiyorum dönmeksizin
Arkamda harabeler bırakarak


8 Ocak 2015 Perşembe

DÜŞÜNCELER II

 Toplumun kabul etmediği insanla, toplumu kabul etmeyen insan arasındaki farkı idrak etmek mühim bir meseledir. Birisi, asosyalliğinin bir sorun olduğunu düşünürken, diğeri sosyalliğinin sorun olduğunu düşünür. Birisi için tabu olan toplumdur; diğeri içinse tabu olan mutlak yalnızlıktır. İlki toplumun altında kalır ve toplum ona hasta gözüyle bakar. Diğeri ise toplumun üstündedir ve onlara hasta gözüyle bakar.

 Eğer içinizde hayata karşı olan istenç devam ediyorsa size gerekli olan sadece iki şey vardır: Sağlık ve güç. Günümüzde gücün neredeyse parayla eş manaya geldiğini söyleyebiliriz. 

Size mutluluğun parayla satın alınamayacağını söylerler ve bu doğrudur da; zira mutluluk bir yanılsamadan ibarettir. 

 Aşkın tek büyük faydası kendinizi tanımanız olacaktır. Aşk, size yolculuğunuzun bu bölümünde eşlik eder. Ancak kendinizi tanıdıktan sonra, artık yolları ayırmanın vakti gelmiştir.

 İnsanlar, genelde bir şeyin güzel taraflarını alırlar ve bir o kadar gerçek olan çirkin taraflarını unutmaya meyillidirler. Hala yaşayabilen bir insan dahi oldukça iyimserdir. 

 İnsan, bir noktada zavallılığını kabul etmelidir. O noktada başlayan sürece inanç adını koyarız. 

 Bir kimsenin güvenini kıracak bir hareket yaptığınızda -ki bu mutlaka gerçekleşecektir- artık geriye dönüş kalmamıştır. Hayatınızın sonuna kadar, kendiniz dahil olmak üzere, hiçbir şeye tam olarak güvenmeniz mümkün değildir.

 ''O'' dediğiniz insan size yazgınızın yolladığı mükemmelliyet değildir. Arayıştan bıktığınız saniyede sizin kutsallaştırdığınız herhangi bir kimsedir.