''Sevmen gerekmez ama saygı duymak zorundasın.'' cümlesini her birimiz hayatımızda duymuşuzdur. Peki, gerçekten saygı bu kadar hafif bir kavram mıdır ki sevgiye göre daha kolay elde edilebilsin? Kendinizi birine saygı duymaya zorlayabilir misiniz?
Saygı, belli bir derecede hayranlık gerektirir. Karşınızdaki insanın en azından bir özelliğine hayran değilseniz, ona saygı duymanız imkansızdır. Rütbeler ya da görevler ise bu bir özelliğin içini dolduramazlar. Yani babanıza sadece babanız olduğu için, öğretmeninize öğretmeniniz olduğu için, sevgilinize sevgiliniz olduğu için, milletvekiline milletvekili olduğu için saygı duyamazsınız. Bunun tersini söyleyebilirsiniz ancak zihninizde böyle bir algı yer etmeyecektir.
Saygının en önemli gerekliliği takdir etme duygusudur. Karşıdakine baktığınızda kendinizde görmek istediğiniz bir yanı olması ona saygı duymanız için en önemli gerekliliktir. Bu maddesel ortamda gerçekleşebilen bir şey değildir. Karşıdakinin gözlerini, dudaklarını beğenmeniz ona saygı duymanız için yeterli hayranlığı oluşturmaz. Bu sadece zihinsel olarak gerçekleşebilecek bir etkilenmedir.
Sevgi, tamamen duygusal bir olay olup mantık çerçevesinde gelişmeyen bir kavramdır. Yani saygı duymadığınız birini sevmeniz ihtimaller içindedir. Bu özellikle ailevi ve duygusal ilişkilerde kendini gösterebilecek zararlı bir durumdur. Size selam veren bir insanı dahi sevmeniz mümkündür. Zannedildiğinin aksine sevmek, saygı duymaktan çok daha kolay yapılabilir bir şeydir, zira zihinsel çalışma gerektirmez.
Sonuç olarak kimseye saygı duymak zorunda değilsiniz. Şayet gerekli şartlar sağlanmamışsa karşıdakine saygı duymanız size yalnızca zarar verebilir. Toplumun normlarını korumak için uydurulmuş olan ''saygı zorunluluğu'' kendinizi düşük hissetmenize yol açabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder