"Gelme" diyorum ama geleceksin, biliyorum. Çok ayıp edersin eğer öyle gizli saklı gelirsen. Bir akşam vakti hiç çaktırmadan, hissettirmeden uğrarsan aklıma. Sözümü bir defa dinlemene ihtiyacım var zaten. Buna kulağını tıkama sakın, şimdilik bir zarar çıkmaz benden.
Boşuna konuşmuyorum, bildiğim şeyler var elbet. Yeni bir harabe inşaa edip de gölgesinde yaşamak mı güzel ilelebet? Ben pek güçlü bir adam değilimdir. Bilmiyorsun tabii bu vakit. Önceleri çok esrarlı ama güzel bir bilmece gibi gelecek sana ve hoşuna gidecek bu vaziyet. İçine girdikçe kaybolacaksın, cehennem olacak sana hayali cennet. Ben de kaptırıp gidersem belki yuvarlanırız bir yokuştan. Ondan dolayı baştan söylüyorum gelmemen gerektiğini. Yeni harabeler yaratmanın ne manası var? Sonra bir başımıza kalacağız gecenin koynunda, yağmurların ortasında. Dolunay vaktinde çok güzel görünen canavar gibi. Yiyip de bitirebilir her an bizi.
Aslında ölümle alakalı çok bir korkum yok ama birisinin ölümünü izlemek pek kolay değil. Bir de ölmeyip de ölmüş gibi olmak var. Azabın varlığına canlı bir delil. Nelerden kaçındığımı anlıyorsun umarım. Belki gelmeni de istiyordur saçma sapan bir yanım. İzin vermeyeceğim, izin vermemem lazım.
Ben yirmi yıldır yaşıyorum ama halen ayak uydurabilmiş değilim tam olarak. Dalgalanmakta başımda bana mahsus bir bayrak. Sizlerden pek bir şey anlamış değilim ve sanırım anlamaya da niyetim yok. Kalbim biraz daha acı kaldıramayacak kadar elemli ve tok.
Şimdi sana gelme diyeceğim son kez. İşin acı yanı yine de gelecek olman. Hiç söz dinlediğinizi görmüş değilim çünkü. Ve ne yazık ki geldiğin an, ben bunları okumayacağım sana. İşte o yüzden sınırdaki durum müstehak olacak bana.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder