10 Aralık 2014 Çarşamba

TOPLUMA ENTEGRE OLMAMAK

 Yazının başlığını okuduğunuz anda bu yazının topluma entegre olmak istemeyen veya topluma entegre olamamış insanlara yönelik bir eleştiri olduğunu düşündünüz çünkü yıllardır aklınıza yerleştirilen senaryo sizi bu yönde düşünmeye itti.

 Seneler boyunca insanın tanımı gereği sosyal bir varlık olduğunu söyleyerek toplum içinde uyumla yaşamanın insanlar için ne kadar önemli bir hale getirildiği açık şekilde ortada. Peki ya çevremizdeki insanlar veya toplumsal ilişkilerimiz bizi geriye götüren ayak bağlarından ibaretse ne yapmalıyız? 

 Söylenildiği gibi topluma entegre olmak bize doğru bakış açısı kazandıracak veya bizi ileriye yönlendirecek bir yaklaşım değildir. Bir insanın toplumdan aldığı ne kadar fazla özellik varsa ve ne kadarını yaşamına yansıtıyorsa, insanın düşünme sistemi o denli zayıf olacaktır. Yani günümüz toplumuna entegre olmuş insanlar bizi derinliği olan, anlamlı bir yaşamdan uzak tutan önemli etkenlerdendir. 

 Günümüz toplumunun en büyük özelliği; boş, anlamsız bir yaşam stilini insanlara değişik yollarla benimsetiyor oluşudur. Başarı kavramı dahi insanın aslında değersiz birtakım özelliklere sahip olması kadar sığ bir alana sıkıştırılmıştır. Düşünmekten, sorgulamaktan ve aramaktan kaçınan insanların en büyük amaçları; aslında değer arz etmeyen hayatlarını belli kalıplarla kurtarma çabalarıdır. Toplumun onlara dikte ettiği şekliyle kanıksadıkları birtakım sosyal kuralsızlıklar, manasız ilişkiler, düşünmekten uzak hayat stilleri vaziyetin içler acısı olduğunu her gün bizlere gösteriyor.

 Özgürlük kavramı altında yaşanılan manasızlık silsilesi, toplumun kaçmamız gereken bir leşten fazlası olmadığını kanıtlar nitelikte. Topluma kazandırılmış her bir birey aslında "kayıp birey" statüsüne geçiyor. Düşünme yetisi gittikçe azalırken, yozlaşmış toplumsal kurallarla beraber çirkin ve kesinlikle işe yaramaz bireylerin sayısı her gün artıyor. 

 Ne yazık ki çoğunluğun bu acı durumu kabullenmesi sonucunda, hayatına her bakımdan mana katmak isteyen sağlıklı insanlar ya bunalımlarla beraber arada kalıyorlar, ya da topluma entegre olmayı reddederek deli gibi görülüyorlar. Çoğunluğun bir durumu doğru görmesi yargıyı herhangi bir şekliyle mantıklı kılmıyor.

 Şahsen defalarca topluma tam olarak olmasa da entegre olmaya çalışmama karşın bu denemelerimin hepsi başarısızlığa uğradı. Kimi zaman çoğunluk olduklarından ötürü benim yanlış olduğuma dair ikna çabalarını yaşadım ve ne yazık ki bazen bu fikre kendimi kaptırdım. Ancak geniş bir pencereden baktığımızda, içten içe topluma karşı duyduğum tiksinti beni bu denemelerimde asıl başarısızlığa uğratan ana unsurdu.

 Arada kalıp çok zor duruma düşen insanlardan biri olarak, kimi zaman duygusal bir bağla ya da çevremdeki insanlarla bu çirkin halkanın parçası olmaya çalıştım. Ne yazık ki bugüne geldiğimde boş insanlarla geçirilmiş boş dakikalar görüyorum. Çok büyük bir yaraya yama olarak kullandığımız bu insanların her biri, yarayı daha da derinleştirmekte. 

 Bu vaziyette asıl problemin bilgisizlik ya da aptallık olduğunu söylemek de pek kolay değil. Medeniyet adı altında gerçekleşen tüm bu anlamsız maskarılığın temel sebebi sakat bir düşünme biçimini benimsemiş insanlardan kaynaklanıyor. Duygusal ilişkilerinden, hayat tarzlarına kadar her şeyi basit bir mutluluk kaynağından öte göremeyen zavallıların duygusal ve düşünsel dünyaları da sakat doğmuş diyebiliriz. 

 Tüm bu karanlığın içinde arada kalan ve kendini toplumdan soyutlayamayan insanların durumu asıl çözüm bulunması gereken sorun. Ana çözüm olarak ise kökten bir soyutlama haricinde bir şeyi konuşmak çok ütopik olacaktır. Çevremizdeki birçok insan, yalnızca bize zarar veren parazitlerden ibaret. Asla sizi haksızmışsınız gibi hissettirmelerine izin vermeyin. Toplumdan ne kadar çok sakınırsanız o kadar değerli bir insan olacağınızı söylemek çok da yanlış değil. Bu basitlik okyanusunda kendinize ufak bir ada kurup orada yaşamaktan asla korkmayın. Zaman zaman bu adaların birleştiğini ve birazcık da olsa ferahladığınızı hissedebilirsiniz. Rabelais'in de dediği gibi: "Eğer hiç aptal görmek istemiyorsanız, gözlüklerinizi kırın." 

 Tüm bu yazının özüne geldiğimizde, söyleyebileceğimiz en önemli şey: Topluma entegre olmaya çalışmayın. Bize anlattıklarının tersine bu hiç de iyi bir şey değil. Doğal gibi gösterdikleri şeyleri doğal olarak kabul etmeyin ya da size güzel gösterdikleri şeyleri sürekli sorgulayın. Çok büyük bir yalanı yaşayan çok büyük bir kitleyle karşı karşıyasınız. Hepimize bol şans!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder